Ve sevdim dedi kadın..

Ve sevdim dedi kadın ;

Ve sen , dedi erkek ;

Sen ki yaratılışın kendisi,
Ademden sonraki ilk insan,
Sen cennetten kovulmaya değensin.

Sen ki yasak olan her şeyin azmettiricisi,
Uğruna yeni bir dünya yaratılacak kadın,
Karşında tanrı olmak gerek,
Aşka anlam katabilmek için.

Göğe Bakma Durağı..



"Geceler"
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım

Turgut Uyar

Üç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandım..

Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.

İlhan Berk

Bilmeli..

"Bilmeli.."

Yersiz üzülmelerden kurtulup
Her günü sevinçle yaşamak gerektiğini

İnsanlar için büyük fedakarlıklardan vazgeçmeyi

Gidenin arkasından üzülmemek gerektiğini

Kaybettiklerimize değil kazandıklarımıza sevinmeyi

Ve en önemlisi

Günü geldiğinde gitmeyi..


Sisler Bulvarı..

Elinin arkasında güneş duruyordu 
Aylardan kasımdı üşüyorduk 
Ağacın biri bulvarda ölüyordu 
Şehrin camları kaygısız gülüyordu
Her köşe başında öpüşüyorduk

Sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
Omuzlarımıza çoktan çökmüştü
Kesik birer kol gibi yalnızdık
Dağlarda ateşler yanmıyordu
Deniz fenerleri sönmüştü
Birbirimizin gözlerini arıyorduk

Sisler bulvarı'nda seni kaybettim
Sokak lambaları öksürüyordu
Yukarda bulutlar yürüyordu

Terkedilmiş bir çocuk gibiydim
Dokunsanız ağlayacaktım
Yenikapı'da bir tren vardı

Sisler bulvarı'nda öleceğim
Sol kasığımdan vuracaklar
Bulvar durağında düşeceğim
Gözlüklerim kırılacaklar
Sen rüyasını göreceksin
Çığlık çığlığa uyanacaksın
Sabah kapını çalacaklar
Elinden tutup getirecekler
Beni görünce taş kesileceksin
Ağlamayacaksın! Ağlamayacaksın!

Sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
Islak kaldırımlar parlıyordu
Durup dururken gözlerim dalıyordu
Bir bardak şarapta kayboluyordum
Gece bekçilerine saati soruyordum
Evime gitmekten korkuyordum
Sisler boğazıma sarılmışlardı

Bir gemi beni afrika'ya götürecek
İsmi bilmiyorum ne olacak
Kazablanka'da bir gün kalacağım
Sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
Kırmızı melek şarkısından bir satır
Lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
Senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
Seni hatırlatanın çenesini kıracağım
Limanda vapurlar uğuldayacak

Sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
Ağaçları yatıyordu yoksuldu
Bütün yaprakları sararmıştı
Bütün bir sonbahar ağlamıştı
Ağlayan sanki istanbul'du
Öl desen belki ölecektim
İçimde biber gibi bir kahır
Bütün şiirlerimi yakacaktım
Yalnızlık bana dokunuyordu

Eğer sisler bulvarı olmasa
Eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
Sabah ezanında yağmur yağmasa
Şüphesiz bir delilik yapardım
Hiç kimse beni anlayamazdı
On beş sene hüküm giyerdim

Dördüncü yılında kaçardım
Belki kaçarken vururlardı

Sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
Sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
Yağmurun altında yalnızım
Ağzım elim yüzüm ıslanıyor
Tren düdükleri iç içe giriyorlar
Aklımı fikrimi çeliyorlar
Aksaray'da ışıklar yanıyor
Sisler bulvarı ayaklanıyor
Artık kalbimi susturamıyorum 

Attila İLHAN

Tentation..

Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç..
Sana deyeceklerim söylemekle bitmez
Yıllardır yaşamamdan çaldığım zamanlar
Adına düğümlendi.

Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç..
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
İkimize yetmez.
 
Özdemir Asaf

Hani..

Şimdi açsam pencereyi de beklesem..
Sen gelsen..
Olmaz ya hani geliversen..
Hiçbir şey sormasan..
Hiç birşey söylemesen..
Sussam..
Sussan..
Sussak..

Susuşların anlattığını dinlesek..
Sırt sırta otursak..
Katılasıya ağlasak…
Sormasak birbirimize sebebini…
Sonra dönsek yüzyüze..
Sarılsam..
Sarılsan..
Sarılsak..

Ve yine hiçbirşey konuşmasak..
Ama anlasak..
Ne vardı sahi..
Olmaz ya..
Hayal ya..
Hani diyorum ; olsa ne vardı…


Anonim

Yıkılış..

Günahım, vebalimdin
Kizimdin kimi zaman
Kız kardeşim
Ya da sevgilimdin
Hiçbir şeyim değildin
Belki de her şeyimdin
Çirkinimdin,
Güzelimdin
Sevgide iki gözüm
Dostlukta iki gözüm
Dostlukta sağ elimdin
Dilim dilimdin
Öpüşürken
Yüreğime serilmiş
Nakişli bir kilimdin
Deli olurdum
Bir gün görmesem
Hasretimdin,
Hayalimdin
Bir başkaydı
Kavuşmalarımız
O zamanlar çılgındım
Delindim
Şimdi bakiyorum da
Geldiğimiz yere
Soruyorum
Sahi sen kimdin?

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sevdalar böyle başlar..

Önce dünyama sesin girdi özlemli, kısık
Bir mutluluk muştusu gibi ta uzaklardan
Çok sonrası öptüğüm o gül dudaklarından
Önce sesindi cağıran beni gür ve aydınlık
Önce küçük ellerin kondu avuçlarıma
Yolunu şaşırmış bir kuş gibi, ürkek
Alıştım herşeyine, her yerine giderek
Saplandın iğnelerce parmak uçlarıma
Önce bir akşamdı gelen seninle dopdolu
İnanılmaz, doyulmaz, anlatılmaz, kanılmaz
Bir akşamdı sevgiden, apaydınlık, bembeyaz
Bir akşamdı, alev alev istekli, duygulu
Herşey gerçekti, öylesine güzel, yalansız
Ağladım sensiz geçen ve geçecek günlere
Sende ölümsüzlüğün çağrısını duydum önce
Sonra tutuşup, yandım ben, sevdalandım apansız.


Ümit Yaşar Oğuzcan


Jurnal I


Kalbimi kelimelerle doldurdum. Mektuplarım onun için parmaklarını yakıyor. Dudaklarını da yakacak. Dudaklarını ve bütün varlığını. Ben pervane değil, ateşim. Kıskanıyorum kelimeleri. Birer kelebek gibi sana uçuyorlar. Kelimeler senin kokunla sarhoş. Saçlarını okşayan rüzgarı kıskanıyorum. Tenine sarılan entarini kıskanıyorum. Saçlarında dolaşan tarağı kıskanıyorum. Anlıyor musun? Aynanı kıskanıyorum. Yatağını kıskanıyorum. Yılları kıskanıyorum. Kimsin sen? Kadın veya serap. Tanrı’yı kıskanıyorum. Seni beraber yarattık. O başladı, ben tamamladım. Sevmek yaratmak demektir.
Cemil Meriç

Bir Gün Anlarsın..

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.


       
              Ümit Yaşar OĞUZCAN

Sonbahar..

Şimdi vakit sonbahar sevgilim
Dökülen her yaprak dostlardan ibaret
Satır aralarındaki bir kaç mürekkep
Getirmiyor yazı bana

Ve sen ,
        Sen sevgilim
Rüzgara inat dökülmeyen bir yaprak gibisin.

İnadına yeşil,
İnadına hoyrat..

Yeni Bir Son !

Onca biriken hatıra ,
Kalan ise yokluk duygusu.
-
Anlamsız gecelerden birisi daha,
Ve kaybolmanın kurgusu.
-
Yeni bir sevda,
Ve sonun vurgusu..

Sevgilim, Yoksa Sen Sevgilim Olmayabilir misin?


Hiçbir yerinde yok asaletin ibresi
Sesinde kamaşmasında tensel bir büyünün
Atlas hani libas ve kuytu bakışlı mavi gözlerin
Sanki hepimize bütün şiirleri hala fısıldayan
Bir eski büyük şairmiş gibi
Aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de
Mezbele ve yaralıymtş eski yaraların yeniden kanamasından.
Hiçbir yerde yok asaletin ibresi
Bir adamın yüzünde ya da yalana çok benzeyen bir doğru
sözünde belki.....
Saçlarının çevriminde ıslak bir beyaz kadının
Yüksek rakımlı göllerin buzul saflığında
Ve kokusunda çiçeklerinin Kanireşin
Elbet şiir olacak şairin tesellisi
Ve en kötüsü bile işe yarayacak aşkiaşmaiarın
Yazana değilse biie okuyana faydalı
Bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen
O da üzülmüş aynı benim gibi ....
benimki daha acıklı değil
onunkinden, fiyakalı değil onun acısı benimkinden
Sade güzel olan kelimeler..
sade kelime!er...
kelimeler....
Sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya
Biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık
Bîr elim sana uzanır, öteki berikinin zaten elinde
Bırak yoluma gideyim bildiğimce
Yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar
Saktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer erkekler....
Eğer bir söz, bir ses bekliyorsan bu adamdan
İçinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir git
Lazımsa eğer...
işte orada duruyor...
ağzımın bir yerinde...
Almak ister misin dilini sokup aklıma
Sana ait olan herşeyi bir nefeste
Bir göz yumma anında
Bîr soğuk telefon konuşmasında
Geri alabilir misin ?
Seni benden geri alabilir misin?
Kovabilir misin beni senden?
Sevgilim
Yoksa sen
Sevgilim olmayabilir misin?

Yılmaz Erdoğan

Yokluğunun Darbe Günü !

Başladı ve bitti.
-
Adına şiirler yazdığım kadın.
Hangi kelam gitti ağırına ?

Söyle

Göndereyim idam sehpasına ..

Mecit Orta

Yalnızlık Şiiri..


Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım
Bu gece dağ başları kadar yalnızım

Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından
Dudaklarımda eski bir mektep türküsü
Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim
Gözlerim gözlerini arıyor durmadan
Nerdesin?

Attila İlhan

Git tabi git…

Git tabi git…
Kirpiklerime bir kara diken de sen ekle…
Henüz sokaklarına bile alışamadığım,
Bu kente ver beni…
Ve bakışının talan ettiği yerlerimi al,
Öyle git…
Gidersen git tabi…
Yıkılmaz bu şehir…
Yalnızca dokunduğum bütün kelebekler ölür…
Ellerim üşür,
Korkarım yağmur yağarsa,
Ellerimi de götür…

Sunay Akın

Kehribar..

Kalbim
Kederin kime
Uzak sensin.

Kaç orman uğultusu

Kaç ay ışığı
Kehribar içindesin.

Bütün sözleri denedin
Yol ve taş
Eşik ve sarkaç.

Açıldı can evin
Ölümle menevişli
Usta yalnızlıksın.

Heves, keder
Mezarı rahminde
Vadesiz sözsün.

Şükrü Erbaş 

Öğrendim...

Insanlara kendimi zorla sevdiremeyecegimi ögrendim.
Yapabilecegin tek sey
 sevilebilecek biri olmak.
Gerisi onlara kalmis...
Insanlari ne kadar düsünürsen düsün,
Onlarin seni o kadar düsünmediklerini ögrendim.
Güven elde edebilmek için yillarin gerektigini,
Ama yok etmek için saniyelerin bile yettigini ögrendim.

Önemli olanin hayatindaki esyalarin degil,
Hayattaki kisilerin oldugunu ögrendim.
Insanin ancak 15 dakika çekici olabildigini,
Ondan sonra alisildigini ögrendim.
Kendimi karsilastirmak için baskalarinin en iyi yaptiklarini degil, Kendi
en iyi yaptiklarimi kistas almam gerektigini ögrendim.
Insanlar için olaylarin degil, onlarin daha önemli olduklarini ögrendim.

Her ne kadar ince kesersen kes,
Kestiginin her zaman iki yüzü olacagini ögrendim.
Sevdigin kisilere sevgi dolu sözler söylemen gerektigini,
Belki bunun onu son defa görüsün olabilecegini ögrendim.
Her ne kadar onu çok düsünsen de,
Yine de gidebilecegini ögrendim
Kahramanlarin, yapilmasi gerekenleri ne pahasina olursa olsun,
Yapanlar oldugunu ögrendim.

Insanlarin seni hep hesapsiz sevdigini, Ama bunu nasil göstereceklerini
bilemediklerini ögrendim.
Sinirlendigimde gerçekten buna degse bile asla acimasiz olmamam
gerektigini ögrendim.
Gerçek dostlugun ve gerçek askin aramizda uzak mesafeler olsa bile
büyüdügünü ögrendim.
Birisinin seni istedigin gibi sevmemesi,
Onun seni tüm benligiyle sevmedigi anlamina gelmedigini ögrendim.
Bir arkadasin ne kadar iyi olursa olsun seni üzecegini
Ve senin yine de onu affetmen gerektigini ögrendim.

Bazen baskalari tarafindan affedilmenin yetmedigini ögrendim.
Kendini de affetmeyi ögrenmelisin.
Kalbin ne kadar kirilmis olursa olsun,
Dünyanin senin acilarindan dolayi durmayacagini ögrendim.
Geçmisimiz ve durumumuzun oldugumuz kisiligi etkiledigini,
Ama olmamiz gerekene karsi sorumlu oldugumuzu ögrendim.

Iki kisinin tartismasinin, birbirlerini sevmedikleri anlamina gelmedigini
ögrendim.
Ve tartismadiklari zaman da sevdikleri anlamina gelmedigini.
Bazen kisiligini eylemlerinin önüne koyman gerektigini ögrendim.
Iki kisinin tamamen ayni olan bir seye baktiklarinda bile
Farkli seyler görebildiklerini ögrendim
Hayatlarinda her zaman dürüst bir sekilde daha ileriye gitmek isteyen
kisilerin,
Sonuçlari önemsemediklerini ögrendim.
Seni dogru dürüst tanimayan kisilerin,
Hayatini birkaç saat içinde degistirebileceklerini ögrendim.

Verebilecegin bir sey kalmadiginda bile bir arkadasin agladiginda, Ona
yardim edebilecek gücü bulabilecegini ögrendim.
Yazmanin, konusmak kadar duygusal gayret gerektirdigini ögrendim.
En fazla önemsedigim kisilerin, benden hep uzaklastirildiklarini ögrendim.
Insanlari üzmeden ve duyarli olarak kendi fikirlerini söylemenin
Çok zor oldugunu ögrendim.

Sevmeyi,
Ve sevilmeyi ögrendim...
Ögrendim

CAN YÜCEL

Ben bir martıyım..

Ben bir martıyım
yani en basitinden bir martı...
tenine acil iniş yapmak üzereyken 
kalbine çakılan
ve halinden memnun bulunan kimsesiz bir martıyım
yani en basitinden bir martı 
anla diye söylüyorum...

Bende isterdim;
dalgalı olduğun anlarda, tatlı kanını yutup zehirlenmekten ziyade 
fırtınayı gördüğümde uçup omuzlarına konmayı... 
ya da gözlerine kadar gelip fırtınanın önsözü olarak; 
tüm kelimelerin başını çekmeyi, bir gözyaşı olup...
yani en basitinden bir gözyaşı
anla diye söylüyorum...

Yoksa bende bilirim acımı yanardağa benzetip, volkanlar gibi patlamayı
yoksa bende bilirim yüreğinde bir martı çırpınıyor demek yerine, 
yüreğime saplanan bir hançer gibisin;
çeksem de öleceğim, çekmesemde..,demeyi 
seni de kendimle beraber, her türlü öldürmeyi...

Ben kalbinde ve halinden memnun, 
senden başkasıyla kimsesiz bir martıyım
yani en basitinden bir martı...
anla diye söylüyorum...

Nazan Yüce

Üvercinka..


Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
                                                              kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
                           Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse 

                                                  değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna

                                                            diziyorlar
Bütün kara parçalarında
                            Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika hariç değil
 


Cemal SÜREYA

...

İnsan bir şey bekliyordu, 
sabahtan akşama kadar 
bekliyordu ve hiçbir şey 
olmuyordu. İnsan tekrar 
tekrar bekliyordu. Hiçbir şey 
olmuyordu. İnsan bekliyor,
bekliyor, bekliyordu,
düşünüyor, düşünüyordu,
şakakları ağrımaya
başlayana kadar
düşünüyordu. Hiçbir şey
olmuyordu. İnsan yalnız
kalıyordu.

Yalnız.. Yalnız..

Stefan Zweig

Seni Yaşamak..

‎'Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece..'

Behçet NECATİGİL

Gitgide alışıyorum sana..

Gitgide alışıyorum sana.... 
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... 
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... 
Yanımda olduğun zamanlar; 
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, 
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... 
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... 
Alışkanlıklar daima korkutur beni... 
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim... 
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
Fakat şimdi sana alışıyorum...
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum...
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini
daha değerlisini verememekten korkuyorum...
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla
yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...

Oysaki her zaman ve günün her saatinde
yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan
pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı...
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni...
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim...
"Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün...
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla,
sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!

İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle
mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum...
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.

Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim
senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor...
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa
seni görecekler içimde...
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...

Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni...
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden...
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor...
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri...
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum...
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...

Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz....
Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum...
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde...
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez...

Açılmış bütün kuyuların derinliği
içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız...
Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık..

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN