?

Tek yönlü müydü gidiş biletin ?

Bırakmadın mı ardında ekmek kırıntılarını ?

Düşünmedin mi giderken hiç dönmeyi ey sevgili ?

Dönüş yolu..

Ve ben tenhasında yürürken yokluğunun,
Şimdi sen hangi açık sularda yüzüyorsun?

Kıyılarıma vuran o cansız bedenini taşırken ben,
Sen hangi hayatlarda can buluyorsun?


Eksik bir şey mi var ?

"Eksik bir şey mi var ? "


Kendime sorduğum ama cevabını alamadığım tek sorum,
İçime işleyen benliğin , öyle ben olmuş ki varlığın 
Gidişinin ardından toparlayamıyorum kendimi.


Yazamıyorum örneğin,
Gittin gideli sana şiirler yazamıyorum.
Beni ben yapan o ilhamın olmadan kendim olmayı başaramıyorum.
Başka "sen"ler beklerken hayattan
Daha da sen oluyorum sanki.


Eksik bir şey var sevdiğim,
Koca bir boşluk var içimde.
Senle dolu koca bir boşluk..
Ne yapacağını bilmeyen ,
Çölde kaybolmuş bedevi misali dolanan,
Kocaman bir boşluk..


Ali Atay - Eksik Bir Şey Mi Var


“ Kalksam duraktan dolmuş gibi.
Arka koltukta unutulmuş gibi.
Terliklerimle, gelsem sana.
Sonunda aşkı bulmuş gibi. 




Söz..

Bir söz yazdım bu gece sana ;

Yakamoz dolu denizler,
Yıldızlarla dolu gökyüzü misali ..

En Fazla İçimde Ölürsün ..

En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Kızıl sonbaharım
Hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi


Ellerimde çoğul bir gölge kuşu
Adının arkasına basmadan yürüdüm
Alnımda birikti çizikler
Adımdan çıkardım aklımı
Aklımsız kaldım
Neylersin
İnsanız
Ne yapsak eksiğiz işte
Ölüme ayarlı saatiz


En fazla içimde ölürsün
Sorarım
Şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni?
Hangi hare’mden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi?
Kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu
Hangi rüzgârlara sattın da saçlarını
Devrik cümlelerimin öznesi oldun?

İçindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim
Dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım


En fazla içimde ölürsün
Nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana
Kalan gidene denk neyi varsa susuyor.
Ve susmak inceltiyor her yarayı
Ve susmak bakmak oluyor
Gitmediğin her yere

Kim tutuklanmış yalnızlıktan
Gizin içine gizlenen kim
Söyle beni nerene sakladın
Ki şimdi bu kadar sokaktayım

En fazla içimde ölürsün
Karla karışık yağarsın yara Bereme
Karma karışık kalırsın cinnet şeridinde
Kaldırımların kaldıramadığı her neyse işte
Bulamadığın her ne varsa büyük yıkımların izinde
Sana borcum olsun
Hiç yazılmayacak bir şiirin içinde

En fazla içimde ölürsün
Yanağında yanar avucum
Avucumda imlası bozuk bir şiir kalır
Gözlerinin namlusu döner, yakar kirpiklerimi
Kulağımda bir tepenin rüzgârı uğuldar
Gırtlağıma kadar aşka batarım
Yeteri yok. Eksiği fazla.

Neyin kaldı eksilenlerden arta
İçeri doğru kapanan bir kapıydın
Saçlarından geçtim önce
Ve kendimden öylece
Neyim yoksa var bildim
Eğildim
Eksildim
Eridim
Bir seni bitirmedim

Hangi rüzgarlara sattın da saçlarını
Uğultusuna tutunamadın

Ömürden nefes çalarak ne kadar yaşarsa insan
Öyle yaşadım gözlerini
Tenimde itiş kakış
Cebimde depremlerin
Esrarlı gece ayinleri
Volkanik şiirler
Usul usul giymedim mi sözlerini
Yalnızlığın tiradını kapamadım mı her sefer
Sensizlik seni anlattı en çok
Vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti
Söyle saçlarında öldüğüm
Bir geri gidiş kaç günde gelirdi?


En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri
Açar gibi yaparak açık bir kapıyı
Beni ikiye böldün
Hadi içimi kendine aldın da
Beni nerde bıraktın
Hangisini seçerdin benim için
Ve hangisinden vazgeçerdin kendin için

Ben yarama çoktan sen bastım
Yaşım kadar gencim
Adın çabuk diye geçti
Ardında aç köpekleri bırakarak
Ezberimden geçtim.
Hızla biten aşk şarkılarından geçtim
Senden bir şey eksiltmeden sana çok şey bırakmaktı aşk
Bildim


Biz dalkavuk bir aydınlığın yerine
Onurlu bir karanlığı seçtik
Ve bir öyküden ağlarcasına geçtik
Cesurduk çünkü
Kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar

Ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız
Gerisi hiçlik
Gerisi yokluk

Sensizliğin anlattığı ne vardı senden başka
Bir hayatın tüm yanılgılarını
Saçlarında çözdüm
Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın
Sessizlikte bir dildir
Çoğul susulur
Pusulur
Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın

Yıkık şehrimin izbesi
En fazla içimde ölürsün
En çok
Gözlerime gömülürsün.
Gözlerimi kaparım
Vasiyetimi yazarım

Kahraman Tazeoğlu

Doğrularım..

Yine amansız bir gece ,
Ve yokluğunun imtihanı..


Hiç bekleme, döneceğin günleri beklemiyorum,
Ve sevmedim seni hiç.

Özlemiyorum gözlerini ,
Ve kokun tütmüyor burnumda.

Dolunay hatırlatmıyor seni bana,
Ve görmüyorum her baktığım yerde bakışlarını.

Kayan her yıldız da seni dilemiyorum,
Ve bel bağlamıyorum fallara.

Artık çok mutluyum sensiz ,
Ve hala çok kötü bir yalancıyım ..

Aşk Günlükleri - 1

Sene 2012 - Aşkın bittiği yıl.

Yazıma başlamadan önce çok düşündüm açıkçası , fakat ne zamandır ki ekran karşısına geçsem uçup gider hepsi. Beynimde dolaşan onca düşünce , onca süslü kelime "puf" diye uçup gider.
Bahsi geçen yazıda aslında bunları düşünmemle başladı.
Aslında bu aşkın kopyası gibiydi. 20. yüzyılda aşklar bundan farksız değildi.
Kişiler saniyeler öncesine aldırmadan hayatlarında olanları tek nebzede unutur , siler atar oldu.
İnsanlar bağlanmaktan çok ayrılmakta ustalaştı ve bir gün başkası ile sevgili olan onca kişi ertesi gün farklı bedenlerde ilah oldu.
Vaziyet bu olunca aşkın öldüğü sene olarak tabir etmek mümkün bu yılı.
Sizde farketmişsinizdir ki etrafınızda tabiri caiz "mıç - mıç" gezen dudakları dudaklardan ayrılmayan insan sayısı artarken , kendini farkettirmeden seven sayısı da bir o denli azalmakta.

Sebebine gelince ; olay fok balıklarından tutunda küresel ısınmaya kadar gidebilir o derece geniş bir açılım diyebiliriz.

Velhasıl bu konu ilgimi çekmekte : olayı araştırmak için bizzat kendimi kullanıp sizi aydınlatmayı hedeflemekteyim. Şimdilik esen kalın :))

To be continued..

İsyan ..


İlk âdem yaratıldı. Sağ yanına baktı bir kadın. Uzanıyordu öylece. Kim bu dedi tanrıya kim bu?
Bu sana eş yoluna yoldaş dedi. Sonra âdem havayı aldı, sevdi, çocukları oldu oldu oldu dünya doldu. O kadar ki dünyayı taşırdılar çocuklarıyla. Sonra bu çocuklar kendi aralarında din kurdular ayrıldılar. Her din kendi kolonisini yarattı yine bölündüler. Her bölünme kan getirdi kılıç sesi barut kokusu salındı etrafa. Sonra zaman geçti kahvehaneler tarandı, otellerde insanlar yakıldı. Sonra âdemin bölünen ve kamplara ayrılan çocukları farklı kamptakilere kız vermemeye başladı. Hâlbuki ki şunu unutmuşlardı;

Âdemle Havva insandı sadece insan. Ne âdem Sünni’ydi ne de Havva alevi. Onların sevgisi dünyayı doldurdu ama çocukları o doluluğun niteliğini bir hayli boşalttı. Önce insan anlayışı gitti yerine önce benden ukalalığı geldi. Benden değilse ölsün canı cehenneme anlayışlı yezitler türedi. Sevgisizlik büyüdü önyargılar kabuk tuttu. Nefret adeta herkesin içinde saklı.

O yezitler ki binlerce kez lanet olsun onlara. Ayrılığı getirdiler nefreti körüklediler canları canlara düşman ettiler...

Eğer Seversem Seni ..


Affet..
Bende sevgiler mevsimlik değil öyle,hiçbir saat dilimiyle kıyaslayamam düşlerimi.Sığdıramam ki seni bir ömre..

Eğer seversem seni;
Öyle çok bağlanırım ki sana,hayatta her şey olursun benim için.Ne vazgeçebilirim,ne şüphe edebilirim senden.Her an yanımda ol isterim,ezberlerim kokunu.Yerli yersiz gülümserim,düşünsene mutlu olduğumu;ne büyük aptallık!

Eğer seversem seni;
Uğrunda öl’mem,senin uğrunda yaşarım yaşanacak ne varsa.Senin için varolurum.Ellerini tutarım,bir sürü hatıramız olur; şarkılar,şiirler,hediyeler,gidilen yerler,hayaller,yeminler…

Umutlarımız olur senle,kusursuz düşlenmiş gelecek düşlerimiz..Sinemaya gideriz birlikte,yağmura yakalanırız.Hastalanırsın,endişelenirim inan,yer bitiririm kendimi sana bir şey diye.
Eğer seversem seni;
Onca fedâkârlık yaparım senin için,vazgeçerim her şeyden.Başka şehirden,başka hayattan,başka insanlardan..Senden başka vazgeçilecek ne varsa vazgeçerim.Sen bilmezsin,acıtırsın içimi.An gelir,dost olursun şerefsizliğe,‘sensizlik’ olur adın.

Eğer seversem seni;
Olur da öpersem ıslak dudaklarını,nefesini hissedersem nefesimde;nefesim olursun boylu boyunca.Ben bilmem aşk’ı yatırmayı yataklara,uyurken üstünü örterim en fazla.Olur da sarılırsam sımsıkı; dursun isterim tüm zaman kipleri..Hayatım olursun hepten,geleceğim..Seversem seni,eş dost örnek alır bizi,zaman geçtikçe daha da ‘sen’ olurum..

Eğer seversem seni;
‘GÜN’ olur ‘‘seni sevmiyorum’’ dersin bana.Yalan dolan sahtelikler girer araya.Git gide koparsın benden,başkalarının ismi olur ağzında,yeminleri hayalleri unutursun da yarı yolda bırakırsın beni.
Gitmemen için herşeyi yapsam da nafile;oturur ağlarım çocuklar gibi,çaresizlik,kepazelik sarar başımı..Zaman geçer, anlarım ki yalanmış her şey,anlarım ki aldanmışım sana,aldatmışsın beni..Acı çeker her yanım.

Eğer seversem seni;
Sen,tüm şarkıları başkalarına ‘adarsın’,ben gözlerine roman yazarım.Sen gidersin,ben kanarım.Sonra başkalarına söylersin ”seni seviyorum..,kopamam senden..” Yeminler eder,tutarsın ellerini.Kilitlersin gözlerini gözlerine.Bilmezsin,düşünmezsin bile kimse ‘ben’ değil diye..

Eğer seversem seni;
Alırsın hayatımdan tüm nefeslerimi.Elim yüzüm aşka bulanır,sensizlik içinde bir yalnızlık kalır bana.Kocaman bir ihaneti,acıdan nefesi kokan ufacık bir ömrü; oturur,kıçı kırık bir kalemle yazmaya çalışırım.Yaşanamışlıkları,ölümle mücadelelerimi yazarım gecelerce.Ben’den eser kalmaz seni seversem…

Eğer seversem seni;
Birisi siler beni,hiç özlememiş gibi özlersin..Birisi küllerimden doğar yeniden,sadece onu seversin..Vazgeçemem senden,seni unutamam.Tutamam ellerini..Kokun yok,sesin yok,sen yoksun;deliririm..
‘Gün’ gelir,kazara çıkarır atarsam seni aklımdan,kalbimden ruhumdan;bu sefer ne akıl kalır ne kalp ne de ruh!Sen unutursun beni,ölürüm.Susarsın,ölürüm.Gidersin,ölürüm.Kurşun gibi bir an gelir şakağıma; seversin başkasını,ölürüm.

Anladın mı şimdi?
Seversem seni, mahvolurum…

Şiir: Cenk Askeroğlu

Geceler (3) ..


Belkide en çok seni hatırlattığı için böyle her şey. .

Yada seni hatırlamak isteyişim , bilmiyorum.

Uzun zamandır yazmıyorum sana bilirim kırgın bana düşlerin.

Ve suskun,

Seneler geçse de onca anıya rağmen sonsuz bir suskunluk.

Görsen şimdi beter haldeyim,

Yorgun , bitkin , sensiz , ve suskun..

En çokta suskunum belki.

Konuşamıyorum sen gittiğinden bu yana.

Geceye anlatıyorum sensizliği,

Gündüze ya da rüzgara en çokta . .

Biliyorum onca zaman onca acı gelmez geri,

ama özlüyorum bil istedim.

Sana yazamasam da - en çokta sen mutlu ol diye -

yinede bil istedim. .

Gözlerinden öpüyorum.

Yalnız Saatler ..


Belki de unutmayı başaramadığım tek anı bu ;
Sevmezdin sonradan çıkma elektrik ışığı altında oturmayı.
Bir kaç mum yeterdi ikimize bütün gece.
Gözlerimin içine dalışın,
Karanlığın içinde göğsümde yatan gözlerine dalışım.
En çokta o anları özlüyorum ikimize dair.
En çok geceler yakıyor canımı..

Hala mum ışığında oturuyorum geceleri,
Senden kalan en güzel huyum belkide..